Cuma, Mart 29, 2024
Ana SayfaSözlerDoğan Cüceloğlu Sözleri

Son Yazılar

Doğan Cüceloğlu Sözleri

Doğan Cüceloğlu annen yoksa kimsen yok diyerek kalbimizde derin yaralar açmış ve aynı zamanda annelerimizin ne kadar kıymetli varlıklar olduğunu ortaya koymuştur. Çocuk, aile, evlilik, yaşam, iş hayatı üzerine söylediği sözlerle akıllara kazınan, 16 Şubat 2021 tarihinde hakkın rahmetine kavuşan değerli hoca, akıl adamı Doğan Cüceloğlu tarafından söylenen sözleri derlemeden olmazdı. İşte Doğan Cüceloğlu sözleri

DOĞAN CÜCELOĞLU SÖZLERİ

Bilimsel makaleleri ile tanınan psikolog Doğan Cüceloğlu aynı zamanda etkileyici sözleri ile de tanınır. Kendisinin asıl mesleği iletişim psikolojisi uzmandır. Kişisel gelişim kitapları çok satanlar arasında her zaman yerini korumuştur. Çocuk, aile, hayat ve evlilikle ilgili sözleri her zaman akıllara kazınmıştır. Vefatının ardından Doğan Cüceloğlu sözleri ile ilgili bir sayfa hazırlamak istedik, umarım beğenirsiniz.

DOĞAN CÜCELOĞLU EVLİLİK, AŞK, İLİŞKİ ÜZERİNE SÖZLERİ

Doğan Cüceloğlu Sözleri:

İlişkilerinde sorumluluğun bilincinde olmak, erdemli yaşamın temelidir.

Aklını gönlünün değerleriyle yöneten insan, yaşamın efendisidir.

Bir insanın anavatanı çocukluğudur.
Çocukluğunu doya doya yaşamamış bir insanın mutlu olması çok zordur.
Bir annenin, bir babanın en önemli görevi,
Çocuklarının çocukluğunu doya doya yaşamasına olanak yaratmaktır.

İnsanlar bencil olmaktan değil, bencil görünmekten utanırlar.

doğan cüceloğlu sözleri

Mutluluk, aramakla bulunacak bir şey değildir, onu inşa etmek gerekir.

Bir insanı değerlendirmek için nelere sahip olmadıklarına değil, sahip olduklarıyla neler yaptığına bak.

Kendi kalbine bakmayanın yaşamı bulanıktır; kendi yüreğine bakabilme cesareti gösterenler gönlünün muradını keşfedenlerdir. Dışarıya bakan rüya görür, hayal dünyasında kaybolur; içeriye bakan uyanır, kendini keşfeder.

DOĞAN CÜCELOĞLU ÇOCUKLUK ÜZERİNE SÖZLERİ

doğan cüceloğlu sözleri

Çocukluğunu doyа doyа yaşayamamış bir insanın mutlu olması çok zordur.

Kıyaslama sevgisizliktir, kıyaslanan çocuğun ruhu zehirlenir.

Çocukları adam yerine koymayan aileden, adam zor yetişir.

Korkutularak büyütülen çocuk, sinsiliği ve kurnazca aldatmayı öğrenir.

DOĞAN CÜCELOĞLU KİTAPLARINDAN ALINTILAR

Doğan Cüceloğlu Sözleri:

İşyerinde insan yerine konan, güvenilen, fikri sorulan kişi elinden gelenin en iyisini yapar. Her koşulda doğru olanı yapmayı ilke olarak kabul etmiş yönetici güven yaratır. Elinden gelenin en iyisini yapan ve güvenilen bir ortamda çalışan insanlar, ürün ve hizmetlerinde kaliteyi yaratırlar. (Alıntı: İçimizdeki Biz Kitabından)

Ölümün avcılık yaptığı bu dünyada kuşku ve pişmanlık için zaman yoktur, ancak kararlar için vakit vardır. (Alıntı: Savaşçı Kitabından)

İnsanların yaşamı tesadüfler sonucu oluşmaz; insanların yaşamı onların davranışlarının yansımasından başka bir şey değildir. (Alıntı: İletişim Donanımları Kitabından)

Ne eksik biliyor musunuz? Kendisiyle ilişkisini önemseyen insanlar… (Alıntı: Damdan Düşen Psikolog)

doğan cüceloğlu sözleri

Kaybetmekten korkan insan, daha çoğuna sahip olmak ister ki, sahip olduğu bazı şeyler kaybolursa, hiç olmazsa elindekiler geriye kalsın. (Alıntı: Savaşçı Kitabından)

Sağlıklı insan konuştuğu ortamın ve kiminle konuştuğunun farkındadır. Karşıdaki insanın duygularına saygılıdır. Bilerek onları kırmak istemez. Yani sağlıklı insan “patavatsız”, “paldır küldür” olamaz. Doğal olarak kendi düşünce ve duygularını söylerken ortamı, oradaki insanları bilerek konuşur. Susmasını da bilir. (Alıntı: Mış Gibi Yetişkinler Kitabından)

Etrafında kimseyi bulamamak zor, içinde kimseyi bulamamak ise daha zor. (Alıntı: Gerçek Özgürlük Kitabından)

Kim olduğun o kadar bağırıyor ki, ne dediğini duyamıyorum. (Alıntı: Savaşçı Kitabından)

İnsan, niyetinin saflığı içinde elinden gelenin en iyisini yaparsa, evren ona yardım eder. (Alıntı: Onlar Benim Kahramanım Kitabından)

Niyetiniz, yaşamınızın pusulası olmalı! (Alıntı: Savaşçı Kitabından)

DOĞAN CÜCELOĞLU SAVAŞÇI KİTABINDAN ALINTILAR

Farz edelim ki, söylediklerimi dinleyecek yerde, şu anda başka şeylere ilgi göstermeye başladınız. İlk koşul der ki, “Arif öğretmen, konuşmalarımı dinlemiyor.” Bu benim için bir gerçektir. Bu yokmuş gibi davranamam. Bu yokmuş gibi davranırsam kişisel bütünlüğüm yok olur. Yani içimden, “Arif bey konuşmalarımı dinlemiyor.” derken, dışımda hiç ipucu vermeyeceğim ve sanki siz dinliyormuş gibi konuşmama devam edeceğim. Bu kendi gerçeğime saygı ile ilgili ilk koşula örnek.

Gerçeğe saygısı olmayan insanın, kişisel bütünlük içinde kalması mümkün değildir.

Bir insan ancak kişisel bütünlüğü kadar kendisidir. Kendisi olmayan insanın etkileme gücü de yoktur.

Hepimiz, özü sözü doğru insana güveniriz ve onun dediğine inanırız. İki birey arasındaki ilişkide, ailede, şirkette, toplumda özü sözü doğru insan, yani kişisel bütünlük içinde olan insan daha etkilidir. Kişisel bütünlük içinde olmayan insan kendi gücünü yok eder. ( Doğan Cüceloğlu sözleri)

insanın kaçamayacağı en büyük otorite kendi vicdanıdır.

İnsanın kaçamayacağı en büyük otorite kendi vicdanıdır.

Sıradan bir insan olmaktan uzaklaştıkça, sıradan insanlar arasında kendinizi yalnız hissedersiniz.

Siz sadece diğer insanlarla beraber yaşamıyorsunuz; kendinizle de sürekli beraber yaşıyorsunuz. Sıradan insanları sizden uzaklaştıran süreç, sizi kendinize yakın getirecek olan süreçtir.

Savaşçı gibi yaşamak, muhteşem bir başarıdır. Sıradan insanın ha deyince omuzlayacağı bir şey değildir.

Kişisel bütünlük içinde olmayan insan, kendisini sürekli zehirliyor demektir.

Bir insanın en önemli ilişkisi kendisiyle olan ilişkisidir.

Kişinin kendisiyle ilgili vardığı sonuçlar, kendisiyle ilişkisindeki tutarlılık, onun kendi özdeşim yasasının, “Ben kimim?” tanımlamasının temelini oluşturur.

Söz vermenin önemlisi önemsizi yoktur. Haklı nedenler olmadan tutulmayan her söz, sizin kendi gözünüzde kim olduğunuzu derinden yaralar.

Verilen sözlerin önemli olduğu bilinci yerleştirilmeli. Kişinin verilen sözleri tutmayla ilgili bilincini keskinleştirmesi ve uyanık tutması gerekir.

Evet, bu en önemli ilk adım: Ancak tutabileceği sözlerin verilmesi gerekir. Fakat kişisel bütünlüğü mekanik bir olay olarak almamalı. Mekanik bir söz verdim, yaparım anlayışı ile Nasrettin Hoca alay eder. Hocaya yaşını sormuşlar, kırkdört demiş. Çevresindeki biri “Hocam beş sene önce yaşını sorduklarında da kırkdört dedin, bu nasıl iştir?” deyince Hoca, “Erkek adam sözünden dönmez!” demiş.

“Böylesine bir mekanik sözü tutmadan söz etmiyoruz. Ancak tutabilecek sözlerin verilmesinden söz ediyoruz. Bunu yapabilmesi için kişinin “hayır” demeyi öğrenmesi gerekir. “Hayır” demek cesaret ister; başkaları kırılır mı, alınır mı, beni sevmezler mi, hakkımda olumsuz düşünürler mi gibi sorular içinde yaşamını düzenleyen biri “hayır” diyemez. Çünkü henüz yaşamında neye “evet” dediğini keşfetmemiştir.

Eğer akvaryumdaki su hasta ise, içindeki balıklar da önünde sonunda hasta olurlar.

DOĞAN CÜCELOĞLU HAYAT İLE İLGİLİ SÖZLERİ

En temel özgürlük, insanın yaşamında kendisi olarak var olabilmesi ve kendi bütünlüğünü yaşayabilmesidir; dürüst insan özgürdür.

Kişi ancak uyandıktan sonra, daha önce uyuyor olduğunu kavrıyor. Uyuyan, uyuduğunu bilmezse, gördüğünün rüya olduğunu anlayamaz.

doğan cüceloğlu sözleri

Engelliyi yok sayan bir toplum, zamanla kendi insan özünü kaybeder.

DOĞAN CÜCELOĞLU’NUN GÜÇ İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Doğan Cüceloğlu Sözleri:

Kişisel bütünlüğün bir anlam ifade edebilmesi için, evrensel değerlerin toplumun kültüründe yaşaması gerekir.Geleceği yaratmak, değerleri yaşamak ve yaşatmakla mümkündür.

“Ben, güçlü bir insanım, benim gücüm var.” diyen bir insan, yaşamının direksiyonunu elinde tutan insandır. “Düşünürüm, isterim, yaparım” duygusu içinde yaşar.

Hayatlarını tribünlerden seyreden insanların kendilerini güçlü hissetmeleri çok zordur.

Balığın okyanusta yaşadığı gibi, biz insanlar da kültür okyanusu içinde yaşarız. Bu kültür okyanusunda bir çok inançlar, varsayımlar, felsefi mesajlar bize ne zaman içinde biz farkına varmadan verilir, öğretilir.

Savaşçı, “ben varım” cümlesini bilinçli olarak söyleyen kişidir. Gücünden gelir.

“Ait olma ve birey olma dansının bilinci içinde”, savaşçı kendi yaşamının dokusunu oluşturmaya başlar. Sıradan, kalıplaşmış, mış gibi bir yaşamı olan insanın kendine özgü, kendi geliştirdiği, bu benim diyebileceği inançları, değerleri ve bilgisi olmadığı için, başkalarının sunduğu inançları, değerleri ve bilgileri hemen kabul eder.

Çünkü var olabilmesi için bunlara ihtiyacı vardır. Yani, bu insanın yaşamını yönetenler, diğer insanlar ya da daha genel ifadeyle, toplum ve toplumun inançları, değerleridir. Birey kendi yaşamına, kendi içinden gelen bir şey katlanmamaktır. On altısında öldü, altmışında gömülü dediğimiz kişilerdir, bunlar tamamıyla ait olma içinde geçen bir hayat; kendi hayatlarının anlamlarını başkalarının vermelerini beklerler. Bu insanlar için diğer insanların algılamalarının dışında başka bir realite yoktur; başka insanların ne dediği, ne gördüğü onların gerçeklerini tayin eder.

Savaşçı gözlemleyen, bilincini geliştirmiş olduğu için, diğer insanların gördüğü, inandığı gerçekliği gördüğü gibi, onun ötesinde olan kendi gözleriyle görebildiği gerçeği de algılar. Kendisi, kültürün verdiğinin ötesinde vardır. Savaşçı, “ben varım” cümlesini bilinçli olarak söyleyebilen kişidir. Gücü bundan gelir.

Değerlerden kaynaklanan güç, insanı ezmeyen, insan onurunu küçültmeyen, aksine insan onurunu yücelten bir güçtür.

Sıradan, kalıplaşmış insanın güçlü olmaya ihtiyacı yok mu? Var! Kalıplaşmış insan, herkesin takdirini kazanmak için işler yapar ve ona “aferin” denir. Dendiği sürece kendini güçlü hisseder. Ama herkes “aferin” derken bile, içinde bir yerde korku vardır. “Ya biraz sonra aferin demeyi keserlerse” diye korkar. O nedenle yaptığı işlerde hem sonuca önem verir. “Bak ben pekiyi aldım”, “Bak oyunda 3 gol attım”, “Bak ben çocuğuma dükkan açtım” demeye önem verir. Sürece önem vermez, çünkü süreç ancak kendisinin gözlediği, bildiği oluşumdur. O nedenle şöyle düşünmez ve söyleyemez: “Dersten pekiyi aldım, ama en önemli tarafı zevk alarak yeni bilgiler öğrenmemdi, bu ders bana yeni ufuklar açtı”, “Oyunda hiç gol atamadım ama beraberce çok iyi vakit geçirdik.”….

Korkudan gelen disiplin, korku kaynağı yok olduğu anda kaybolur. Ama, kişinin kendi içinden gelen disiplin hiç kaybolmaz; kişi kendini o geleceğe adadığı sürece devam eder.

Kişisel bütünlüğü yüksek olan insanın bakışı, oturuşu, duruşu, kendine özgü bir gücü ifade eder.

Kültürün temelini değiştirmeden, o kültür içinde yaratılacak gelecek, değerleri üzerine kurulu bir gelecek olmaz.

Savaşçı, gücünü kendini adadığı gelecekten alır.

Bireyin bilinci donanınca, zenginleşince, onun algılaması değişir. Algılaması değişen insani otomat olarak davranmaktan vazgeçer, daha çok yönlü düşünmeye başlar. Daha çok yönlü düşününce, davranışlarını daha gelişmiş bir planlama içinde gerçekleştirir. Bireyin bilincinin donatılmasının, değişmesinin onun düşünüşünü değiştireceği, bireyin düşüncesinin değişmesinin de onun eylemini değiştireceğini söylüyoruz. Bilinçlenmiş bireylerin sayısı çoğaldıkça, toplum daha bilinçli algılayıp, düşünüp, daha bilinçli davranmaya başlar.

İnsanların birbirine güvenmediği yerde, olumlu sonuç alınamaz.

Çoğunluğun doğru demesi, benim bunu yanlış görmemi etkilemez.

Niyetin saflığı içinde verilmiş kararlar, savaşçının en önemli güç kaynağıdır.

DOĞAN CÜCELOĞLU SORUMLULUK İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Doğan Cüceloğlu Sözleri:

Ölümün avcılık yaptığı bir dünyada, kuşku ve pişmanlık için zaman yok. Ancak kararlar için zaman var. (Don Juan)

İnsan bir şeyi yapmaya karar verdi mi, sonuna kadar gitmeli; ama yaptığı şeyden sorumluluk almalı. (Don Juan)

Bir insanın sorumlu olması için, o insanın sorumlu tutulacağı konuda bir farkındalığı, bir bilinci olması gerekir.

Bir insanın kararlarının sorumluluğunu kabul etmesi demek, o kararlar uğruna ölmeye hazır olması demektir. (Don Juan)

“Bir insanın eyleminden sorumluluk alması ne demektir?”. Yani eylemlerinden sorumluluk almış bir insanla, sorumluluk almamış bir insan arasındaki fark nedir? sorusu, bilen ve istediğini yapabilme özgürlüğü olan insanlar arasında ayırım yapmak üzere sorulmuş bir soru.

Sorumluluk almış insan hesap verir; kendi bilincinin, kendi gücünün, kendi eyleminin sınırları içinde olaya sahip çıkar.

Sorumluluk almamış kişi, söz konusu olan her ne ise ona sahip çıkmaz. Konuyu kendi bilincinin kendi gücünün, kendi eyleminin sınırları dışında tutar.

Özgürlük, ancak sorumluluk temeli üzerinde yaşayabilir. Sorumluluk olmadan, özgürlük yaşayamaz.

Sorumluluk, özgürlüğün diğer yarısıdır. Yani sorumluluk ve özgürlük el ele baş başa gitmek zorundadır.

Üniversite hocası, öğrencinin sorunlarının kaynağını onların lisede iyi yetişmemesinde görüyor. Lise öğretmenleri sorumluluğu ortaokul eğitimindeki eksikliğe, ortaokul öğretmeni ilkokul eğitimindeki yetersizliğe yüklüyor ve ilkokul öğretmeni de aileyi sorumlu tutuyor. Tabi aile de bütün kabahati devlete atıyor.

24-25 yaşlarında bir genç kadın, kendi yaşamıyla ilgili kararları hala annesine bırakıyorsa, “henüz daha çocuk gibi annesine bağlı” deriz. Çünkü kendi yaşamından sorumluluk almamakta, kendi yaşamının sorumluluğunu annesine bırakmaktadır.

Sorumluluğun olmadığı yerde özgürlük, özgürlüğün olmadığı yerde sorumluluk olmaz.

Toplumumuzun içinde bulunduğu sorunların temelinde yatan nedenlerin biri de, insanlarımızın yetişkin özgürlüğü isterken, çocuk sorumluluğu içerisinde kalması.

Sorumluluk bilinci, kişinin olgunlaşma sürecinde nerede olduğunun en iyi göstergesidir.

Bir çift düşünün, aralarında bir çatışma olmuş, ondan sonra her ikisi de surat asarak bir birbirleriyle konuşmamaya başlamışlar. Çocuklar küserler, birbirlerine surat asarlar; ama yetişkinlerin sorunları konuşarak çözüm aramaları beklenir. Böyle durumlarda “haydi çocuklaşmayın, aranızdaki sorunu konuşarak çözün” deriz.

Kişinin yetiştiği ortamda kendine bir seçim yapma ve yaptığı seçimin sonuçlarından sorumlu olma fırsatı verilmemişse, sorumluluk duygusu gelişmez.

Beni diğerlerinden ayıran özellik, benim diğerlerinin sormadığı soruları sormam ve sormaya devam etmemdir. (Vernon)

Sorumluluk duygusu gelişmemiş bir insanda, kişisel bütünlüğün bir anlamı yoktur. “Bu benim yaşamım” diyebileceği bir hayatı olmadığı için, yaşadığı bu hayat, başkalarının beklentilerini gerçekleştirme temeli üzerine kurulu olduğu için, kendi özüyle ilişkisi kesilmiştir. O nedenle özü, sözü, eylemi birbirini tutmuş, tutmamış, bir anlam taşımaz.

…Aslında şu dört konu birbiri ile sıkı sıkıya bağlantılı: 1. Seçim yapabilme. 2. Özgürlük. 3. Sorumluluk. 4. Kişisel bütünlük.

Ne kadar seçeneğim varsa, o kadar özgürlüğüm var demektir.

Sorumluluk almayan insanın neyi, ne kadar, ne zaman, nasıl yapacağına dair sınırları belirgin değildir.

Çevreme bakıyorum, birçok insan var ve bir şeyin farkına varıyorum: Bu kadar insan buraya gelip oturuyor ve gerçekten tamamen oturmak için geliyor ve gerçekten oturuyorlar; hiçbir şey yapmadan, hiçbir şey üretmeden zamanlarını burada geçiriyorlar.

Sorumluluğun gerçek temeli, kişinin ortama getirdiği bilinç düzeyinde yatar.

doğan cüceloğlu sözleri

Ben sorumlu bir insanım diyen kişi, önce içinde yaşadığı gerçekleri algılamaktan sorumlu olduğunu bilir.

Kendi sınırlarının dışında olan bir sorumluluğu aldığında, kişi, kendine karşı sorumsuzca davranmış olur.

Bilincini geliştirmeye kendini adamışsan, bilincin zaman içinde gelişir.

DOĞAN CÜCELOĞLU ÖLÜM BİLİNCİ İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Doğan Cüceloğlu Sözleri:

Sıradan insanları savaşçı olmaya götüren ilk adımlardan birisi ölüm bilincidir.

Yaşamımın tüm anları tek ve kendine özgüdür.

Sıradan insan, sonsuz yaşamı zemin kabul ederek, günlük yaşamını anlamlandırırken, savaşçı, her an ölüm bilincini zemin kabul ederek, günlük yaşamını anlamlandırıyor.

Eğer ölümün her an ve her yerden gelebileceğini kabul edersem, bencilliğimden gelen “şimdi ve burada”ya ilişkin tembelliğim kaybolur. (Martin Heidegger)

doğan cüceloğlu sözleri

Bir savaşçı, her eylemini dikkatle inceler, çünkü o eylem onun bu dünyadaki son eylemi olabilir. (Don Juan)

Ölüm düşüncesi, insanoğlunun ruhuna çeki düzen veren tek şeydir. (Don Juan)

Ölüm bizim dostumuzdur; onu evine misafir etmek istemeyen zaten evde değildir. (Francis Bacon)

Savaşçı, kafası karıştığı zaman ölümü düşünür. (Don Juan)

DOĞAN CÜCELOĞLU DEĞİŞİM İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Tüm dünya birbiriyle ilişkisi olan parçalardan oluşur ve her bir parçanın kendine özgü amacı, hedefi vardır.

Her şeyin gerçekleştirmek istediği bir varoluş amacı vardır ve değişim, bu amacın gerçekleşmesi için doğal olarak ortaya çıkar.

Değişim, varoluşun içinde potansiyel olarak vardır.

Gerçek evrensel bilince erişmeden önce, sahip olduğunuz tek şey istektir. (Hegel)

doğan cüceloğlu sözleri

Bilinçte meydana gelen değişimler, diğer tüm değişimlerin esasını oluşturur.

Bir tek insan öyle bir düşünce ve eylem düzeyine girebilir ki, kendinden sonra gelen çağı tamamıyla farklı bir yöne yönlendirebilir.

İnsanın gerçeğini, onun algıladığı dünya oluşturur. İnsanın algılamasını etkileyen en önemli faktörlerden biri, o insanın dünyaya bakarken hangi niyetle baktığıdır.

Değişimi bilinçli olarak yapmayı göze almak için gayret ve cesaret ister.

Hayatını anlamlı bulan veya bulmayan kişinin kendisidir. Anlamsız bulduğu zaman arayışa geçen de kendisidir.

Savaşçı, kendi değişiminin peşindedir. Başkalarını değiştirmek onun amacı içine girmez.

Zaman içinde yer alan her şey değişir. Var olmak demek, değişmek demektir.

Her melankoli nöbetinin altında kendini önemseme yatar. (Don Juan)

Kendimizi hangi sınırlar içinde tanımlayacağımız, nelere dost, nelere düşman gözüyle bakacağımızı belirler.

Bu dünyada en önemli şeyin sen olduğunu düşündüğün sürece çevrende seni kuşatmış olan dünyanın farkına vararak onları anlaman mümkün değildir. (Don Juan)

Kendini önemsemek insanı ağırlaştırır, hantal ve mağrur yapar. Bilge kişi olmak için insanın hafif ve akıcı olması gerekir. (Don Juan)

Savaşçı başkalarını değiştirmek istiyorsa ama gerçekten istiyorsa, onların değişimine katkıda bulunur. Bu kadar. Savaşçı yaşamının kendi seçtiği anlamı içinde, olabileceğinin en iyisini olmaya kendi adamıştır. Bu adama, sadece zihinsel bir adama değil, gönlünde kapsayan bir adamadır. Bunu özgür iradesiyle seçmiştir ve bu seçimin yaratacağı gelecekten kişisel bütünlük içinde sorumluluk alır. Ve bu andan itibaren niyetinin saflığı içinde, hayatını stratejik olarak yaşar. Her bir düşüncesi ve eylemi, niyetinin saflığı içinde kişisel bütünlüğünün ve sorumluluğunun damgasını taşır.

İnsan gerçek potansiyelini ancak savaşçı olarak sağlayabilir.

İnsan ancak bir savaşçı ruhu içinde özgün bir yaşam oluşturabilir.

İnsan yaşamın belirli alanında yaptığı işi en iyi şekilde yapmaya çalışırken, savaşçı olma yoluna girer.

DOĞAN CÜCELOĞLU SAVAŞÇI OLMAK İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Savaşçı hiçbir şeyin müptelası olmaz.

Savaşçı kararını verirken, özgür iradesi içinde verir yani onun kararı bir seçimdir.

Savaşçı verdiği karardan pişmanlık duymaz, sabırla bekler; beklediğini bilir ve ne için beklediğini de bilir.

Savaşçı karar vermeden önce düşünür, inceler, gözden geçirir, acele etmez, her şeyi hesaba katar.

Dinlemek en iyi iletişim eylemidir.

Savaşçı seçimini yaparken gönlünün sesini dinler.

Savaşçının duygusal durumu başkalarının söyledikleri, davranışları ile değil, kendi bilinçli seçimiyle oluşur.

Diğer insanların yaptıkları şeyler ancak biz izin verirsek bizim ruhumuzu zedeler. Ruhun zedelenmemesi için savaşçı her durumda uygun duygusal tavrını alır.

Savaşçı tüm evrenle biz bilinci içinde ilişki kurar.

Savaşçı, yaşamına katkıda bulunan her şeye ve herkese teşekkür duygusu besler.

DOĞAN CÜCELOĞLU BİTMEMİŞ İŞLER İLE İLGİLİ SÖZLERİ

Doğan Cüceloğlu Sözleri:

Bitmemiş işler bizim şimdi ve şu anı algılamamıza ve yaşamımıza sürekli engel teşkil eder.

İnsanoğlu öyle muhteşem bir potansiyel ki, kırdaki otlar gibi özgürce büyüme imkanı bulursa, kendi özü yönünde gelişir ve özgün bir insan olur.

Japon bahçesini gezerken dikkatimi çeken şu oldu: Bazı ağaçların önüne plaketler koymuşlar. Bu plaketler ağacın geçmişi hakkında bilgiler veriyor. Ağaca bakıyorum, bodur bir ağaç ama okuduğum plakette 150 yaşını aşmış olduğu yazıyor. Ağaçları budama tekniği geliştiren kimseler Japonlar büyük saygı duyuyor. Ağacın doğal olarak büyüyüp, gelişip, ulu bir ağaç olmasını önleyen ve bodur bir ağaç olarak kalmasını sağlayan kişiye üstat olarak bakılıyor.

Temel varoluş boyutlarından biri de, kişinin kendisini doğal görmesidir.

Savaşçı, bitmemiş işler taşımaz, sürekli işlerini bitirerek yaşamına devam eder.

İnsan ancak ilişkileri içinde var ya da yok olabilir.

Savaşçı ait olmaya önem verir ama ait olma tarafından kullanılmaya izin vermez.

İnsan, yürekten affetmeyi öğrenmeden, bitmemiş işlerini bitiremez.

Varoluşun temel boyutları, kişinin kendi algılaması içinde oluşur.

İnsan sürekli farkında olabilen bir yaratıktır.


Takiye.com’u twitter ve google haberler üzerinden abone olarak takip edebilirsiniz.

Sözler kategorimizdeki diğer tüm yazılarımıza buradan ulaşabilirsiniz.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Latest Posts

-REKLAM-

Bunları Kaçırmayın!